İnsan Değerlerine Rağmen Yaşayamaz

 

Koçluk yolculuğunuza başladığınız da size önce değerlerinizi buldururlar. Bende koçluk yolculuğuma başladığımda tabiki ilk değerlerimi keşfetmek oldu

Bütünlük, adalet, saygı, şevkat, mahremiyet (özelalan), eğlence, heyecan, inanç, … bir çok değerimi benim için ne demek olduklarıyla buldum. Hepsinin en başına bütünlük oturuyor. Bir de bunların yanında fark ettiğim öfkem var. (kurtulmaya çalıştığım)

Değerlerime ters olan her şeyde ilk tepkim öfkelenmek. Değerlerinin çiğnendiğini düşündüğün bir ortamda yada durumda sinirlenmen, öfkelenmen doğal da, benim öfkem biraz farklı. Bir çıkıyor, pir çıkıyor. Gemi değil limanları yakıyorum. Yorgan değil evi ateşe veriyorum. Çok sevimsiz.

Bütün bunları farkettikten sonra karar verdim, öfkemden kurtulmaya. Bitmeli, gitmeli bu öfke bende olmamalı. Yaptığım bütün çalışmlarımda; neye niyet ediyorsunuz sorusuna tek cevabım öfkemden kurtulmak istiyorum, istemiyorum artık bunu. Ve bu konuda da çok netim.

Koçluklar alıyorum bende, değerlerime ters durumlarda ortaya çıkıyor;
– Öfke ne senin için? – Delirmek, kızmak demek. Zıvanadan çıkmak demek.
– Ne gibi durumlarda çıkıyor? – Benden izinsiz alanıma müdahele edilince. haksızlığa karşı (ki bu çok geniş) terbiyesizlik yapılınca, yalan söylenince, …. liste uzuyorda uzuyor. Bunları anlatırken bile öfkeleniyorum.
– Öfken neye benziyor? – Tazmanya canavarı gibi, deli gibi dönen birşey aynı zamanda hulk gibi güçlüde, kırıp geçiriyor. (GİTMELİ YANİ)
– Nereden çıkıyor? – Göğsümden, böğrümden bir anda çıkıveiriyor. Araba hızı 0 kmden 100 km kaç saniyede çıkar benimki 1 sn de ortada maşallah.

Resmini çizdim adına tazhulk dedim. Herşeyini tanımladım görünüşünü, boyunu posunu, herşeyini biliyorum artık. Tek yapmam gereken ondan kurtulmak. E vaktide geldi hani. gitmeli vede bitmeli.

Fakat bir sorun var;
Öfkemin çıktığı konularda, öfkem ortaya çıkınca yani tuzhulk, bu sefer onu kontrol edebilmek ve gitmesini sağlayabilmek için ve tabii gitmediği için bu sefer tuzhulk ile kavga eder buldum kendimi. Ne hoş. Öfkelendiğim konular bitti bu sefer neden ortaya çıkıyorsun diye karakter ile kavda eder oldum.

Bu seferde madem bu kadar ortaya çıkıyorsun ozaman seni iyice çıkartalım da bitsin dedim. Yastık dövmeler, öfkelendiğim kişi karşımda gibi öfke çıkarma seansları, üstüne durumu ve kendimi affetme seansları, meditasyonlar. Aklınıza gelebilecek her yöntemi deniyorum. Öfkelenme sayımda azalma var lakin tazhulkun gücünde ve hiddetinde eksilme 0. Hala kurtulmak istiyorum çok netim bu konuda.

Değerlerim üzerine çalışırken “bütünlük” hep en başta hepsinin en tepesinde çıkıyor. Bütünlük anlatamıyorum ama benim için çok anlamlı; tam olmak olan alanımın bütün olması, herşeyiyle tam olması, Anın, durumun, eşyanın, evin, kıyafetin, kısacası hayatımın her alanında mevcut. Bazen beni kör alanıma düşürecek kadar, olsun ben dengeleyebiliyorum kendisini.

Bütünlük değerimin üzerinde çalışırken 1an, 1sn kendim ile ilgili çok önemli bir şey keşfettim. Biz koçların “aha moment” dediğimiz anlardan bir tanesini yaşıyordum ve çok kıymetli idi benim için.

Konu tabiki öfkem;
Ben öfkemi tanımlamıştım, hangi durumlarda çıktığını bulmuştum, kendisine isim dahi verip resmini yapmıştım, kendisi ile kavga da etmiştim. Teknik olarak her şeyi yapmıştım, 1 şey dışında. Tek bir şey yapmamıştım. Aslında en önemli şeyi.

Öfkemi kabul etmek. Varlığını, içimdeki duruşunu kabul etmek dışında her şeyi yapmıştım. Kabul, olana saygı ne kadar önemliydi. Hele de en büyük değeri “bütünlük” olan biri, bütünlüğünden bir parçasını kabul etmiyordu ve dahi ondan kurtulmak isityordu. E haliyle olmuyordu.

Bunu fark ettikten sonra, onu kabul etmeye, görmeye, benimsemeye kısacası artık onu yok saymamaya karar verdim. Öfke tarafımı kabule geçince içindeki iyiyi görmem daha kolay oldu. Aslında ben o tazhulku seviyordum. güçlüydü çünkü bunu da fark ettim. Wooola işte sırburada öfkem bana güç veriyordu ve asıl sevdiğim buydu. Bunu öfkemi kabul ettiğimde, Benim olanı kabul ettiğimde buldum. Öfkem artık sevdiğim bir özelliğim olmaya başladı. (merak etmeyin 7/24 öfkeli gezmiyorum)

Ne zaman işime yarıyor, ne gibi durumlarda bana lazım, gücümü neden yitirdiğimi varsayıyorum, öfke dışında gücümü nasıl ortaya koymalıyım, bu öfkeye ne zaman dönüşmeli, her şeyi kafamda organize ettim. Her şey daha berrak görünüyor artık. Dozaj ayarlamayıda başarıyorum. Kendisini kabul edince kontrol etmesi de kolay oldu.

Meğer kabullenmekmiş işin sırrı. Kendini bilmek ve olduğu gibi kabul etmek. Evet benim bir öfkem var ve bunun bana lazım olduğu durumlar da var. Ve artık lazım olduğunda onu kullanmayı seçiyorum.

Ve en önemi ders “insan değerlerine rağman yaşayamıyormuş”

Ben denedim olmuyor. Değerlerimiz bizim parmak izimiz, varoluş sebebimiz. Aman ha atlamayın…